Her şeyin başıymış gerçekten. Ne çok derdim var sanıyorsun. Sonra öyle bir şey görüyorsun duyuyorsun ki her şey için şükretmeye başlıyorsun. Hayat rutininde bir sen ve senin dertlerin yok biliyorsun. Açlık, savaş, deprem, yangın bir sürü kötü şey oluyor her an ama uzaktasın ya anlamıyorsun.
Kısacası sahip olduğum yada sahip olmayı arzuladığım yapabileceğim Her şeyim için binlerce şükür.
Gamze'nin Keyifleri
11 Nisan 2012 Çarşamba
14 Mart 2012 Çarşamba
kalp
Çarpıntıyla başlar her şey. Heyacanlanırsın, sıkılırsın, korkarsın, üzülürsün, aşık olursun, mutlu olursun; hiç yükü yokmuşcasına bir de duygularına karışır. Sıkışır, yavaşlar, hızlanır, yanar, tutuşur.
Ya dursa biran atmasa bir kaç saniye ne hissedersin? Atar mısın kafandan tüm sorunları, tüm karmaşaları, üzüntüleri, sevinçleri. Sıfırlar mısın yani onu? Fabrika ayarlarına geri döner mi? Hafızası silinir mi?
Silinsin hepsi istiyorum. Baştan başlayayım. Neye sevinip neye üzüleceğimi adım adım öğreneyim yeniden.
Ya dursa biran atmasa bir kaç saniye ne hissedersin? Atar mısın kafandan tüm sorunları, tüm karmaşaları, üzüntüleri, sevinçleri. Sıfırlar mısın yani onu? Fabrika ayarlarına geri döner mi? Hafızası silinir mi?
Silinsin hepsi istiyorum. Baştan başlayayım. Neye sevinip neye üzüleceğimi adım adım öğreneyim yeniden.
8 Şubat 2012 Çarşamba
Kardesh
4-5 yaşlarımdayım babam Kıbrıs tan bana ve kuzenlere ilk et bebeğimizi getirmiş. Ben özellikle saçsız olsun, erkek olsun istemişim kuzen bol saçlı kızı almış. Çocukluğumun en güzel ve özel anıları o bebekle geçti işte. Adını Emre koydum, besledim, altını değiştirdim, gezmelere götürdüm. Hatta anne anneme yeni giysiler bile ördürttüm. Geceleri birlikte uyuyup birlikte uyandık. Sonra birgün çocuklarla oynarken (eskiden sokakta çocuklarla oynanırdı) birisi onun kardeşi yok ki dedi.
İşte o cümle ile başladı kardeş sevdam. Kardeş nedir, nasıl olur, ne zaman gelir sıkıştırmaya başladım annemleri. Sonra ben ilkokul 1. sınıftayken geldi kardeşim. Aynı Bebeğim Emre ye benziyordu. Adını benim koymama izin verdiler. Artık kardeşim Emreyle oynamaya başlamıştım. Dünyalar benim olmuştu. Sürekli onla vakit geçiriyor, işte öle ne biliim evcilik oynar gibi annelik yapıyordum. Okuldan koşa koşa eve gelip doya doya onunla onardım.
Çocukluğumuzda aramızdaki 7 yaş farka rağmen hep en iyi arkadaşım oldu. Birlikte gezdik eğlendik oynadık. Sonra büyüdük. Ben biraz daha önce. 12 - 13 lü sıkıntılı yaşlarımda kimse beni anlamıyor diye ağlarken Emre gelip yanımda durdu hep. Sonra onun 13-14 lü yaşların da da saçımı uzatıcam kulağımı deldiricem dediğinde de ben arkasındaydım.
Seneler bir çabuk geçti. Evlendiğim gün Emre min nikah salonundan ağlayarak çıkışını unutamam. Gelinliklerle koşup arkasından kimsenin görmeyeceği bir yerde sarılıp ağlamıştık. Hiç birşey eskisi gibi olmayacak ama dedi. Ben hep aynı Gamze olucam dedim. Sonra bende görmediği futbol gibi şeylerin varlığını da enişte Evren den öğrendi. Beraber maçlara gidildi. Nasıl taraftar olunur. Nasıl maç izlenir öğrenildi. Böyle 3lü bir grup olduk bir dönem.
Sonra Emrenin gönül işleri girdi araya. Bir dönem sen daha iyilerine layıksın, onun kaybı boşver lerle geçti. Pis kızlar üzdüler kardeşimi. Omuzum ağlama duvarı oldu. İçim yandı. Erkekler de aşk acısı çekermişi öğrendim.
Üniversite yıllarında birden nasıl büyüdüğünü fark ediverdim. Güzel bir kız arkadaşı da vardı. Onun la olan ilişkisinde verdiği kararlar, hayatına yön çizmesi, kendinden emin duruşuyla anladım kuş yuvadan uçacak. İçim bir garip yandı. Oysa hep yan yana olacağız sanıyordum ama bir tarafımda bu günün geleceğini biliyordu.
Tüm karşı çıkmalarıma, sen yapamazsın oralarda demelerime karşın Güzel prensesle Yakışıklı Prens uçtular hayallerine doğru Almanya ya. Evlerini tuttular okullarını ayarladılar. Başladılar yaşamaya.
Uzaktan bakınca ne kadar gurur duyduğumu anlatamam. Kendini cesur yürek sanan ben onun yaptıklarını görünce yapamadıklarımın aslında hep kendi korkularımdan olduğunu fark ediyorum.
Bir sürü iyi güzel şey ama, çok ama çok ama çok özlüyorum. sabah sabah kalkıp ağlayarak kar yağışını seyrediyorum. İkimizinde en büyük zevki karı, yalnız yaşayamıyorum. Ben pasaportumu alıncaya kadar, annemle babamın giderecekleri özlemle avutacağım kendimi. Yapacak bir şey yok.
Hep mutlu, anlamlı, keyifli, huzurlu, sıcak geçsin günlerin. Artık; mutluluklarımızı, hüzünlerimizi, mesafelerle yaşamaya alışmalı. Çizdiğin yolda; tüm isteklerin, hayallerin gerçekleşin canım benim. seni çok seviyorum.
İşte o cümle ile başladı kardeş sevdam. Kardeş nedir, nasıl olur, ne zaman gelir sıkıştırmaya başladım annemleri. Sonra ben ilkokul 1. sınıftayken geldi kardeşim. Aynı Bebeğim Emre ye benziyordu. Adını benim koymama izin verdiler. Artık kardeşim Emreyle oynamaya başlamıştım. Dünyalar benim olmuştu. Sürekli onla vakit geçiriyor, işte öle ne biliim evcilik oynar gibi annelik yapıyordum. Okuldan koşa koşa eve gelip doya doya onunla onardım.
Çocukluğumuzda aramızdaki 7 yaş farka rağmen hep en iyi arkadaşım oldu. Birlikte gezdik eğlendik oynadık. Sonra büyüdük. Ben biraz daha önce. 12 - 13 lü sıkıntılı yaşlarımda kimse beni anlamıyor diye ağlarken Emre gelip yanımda durdu hep. Sonra onun 13-14 lü yaşların da da saçımı uzatıcam kulağımı deldiricem dediğinde de ben arkasındaydım.
Seneler bir çabuk geçti. Evlendiğim gün Emre min nikah salonundan ağlayarak çıkışını unutamam. Gelinliklerle koşup arkasından kimsenin görmeyeceği bir yerde sarılıp ağlamıştık. Hiç birşey eskisi gibi olmayacak ama dedi. Ben hep aynı Gamze olucam dedim. Sonra bende görmediği futbol gibi şeylerin varlığını da enişte Evren den öğrendi. Beraber maçlara gidildi. Nasıl taraftar olunur. Nasıl maç izlenir öğrenildi. Böyle 3lü bir grup olduk bir dönem.
Sonra Emrenin gönül işleri girdi araya. Bir dönem sen daha iyilerine layıksın, onun kaybı boşver lerle geçti. Pis kızlar üzdüler kardeşimi. Omuzum ağlama duvarı oldu. İçim yandı. Erkekler de aşk acısı çekermişi öğrendim.
Üniversite yıllarında birden nasıl büyüdüğünü fark ediverdim. Güzel bir kız arkadaşı da vardı. Onun la olan ilişkisinde verdiği kararlar, hayatına yön çizmesi, kendinden emin duruşuyla anladım kuş yuvadan uçacak. İçim bir garip yandı. Oysa hep yan yana olacağız sanıyordum ama bir tarafımda bu günün geleceğini biliyordu.
Tüm karşı çıkmalarıma, sen yapamazsın oralarda demelerime karşın Güzel prensesle Yakışıklı Prens uçtular hayallerine doğru Almanya ya. Evlerini tuttular okullarını ayarladılar. Başladılar yaşamaya.
Uzaktan bakınca ne kadar gurur duyduğumu anlatamam. Kendini cesur yürek sanan ben onun yaptıklarını görünce yapamadıklarımın aslında hep kendi korkularımdan olduğunu fark ediyorum.
Bir sürü iyi güzel şey ama, çok ama çok ama çok özlüyorum. sabah sabah kalkıp ağlayarak kar yağışını seyrediyorum. İkimizinde en büyük zevki karı, yalnız yaşayamıyorum. Ben pasaportumu alıncaya kadar, annemle babamın giderecekleri özlemle avutacağım kendimi. Yapacak bir şey yok.
Hep mutlu, anlamlı, keyifli, huzurlu, sıcak geçsin günlerin. Artık; mutluluklarımızı, hüzünlerimizi, mesafelerle yaşamaya alışmalı. Çizdiğin yolda; tüm isteklerin, hayallerin gerçekleşin canım benim. seni çok seviyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)