8 Şubat 2012 Çarşamba

Kardesh

4-5 yaşlarımdayım babam Kıbrıs tan bana ve kuzenlere ilk et bebeğimizi getirmiş. Ben özellikle saçsız olsun, erkek olsun istemişim kuzen bol saçlı kızı almış. Çocukluğumun en güzel ve özel anıları o bebekle geçti işte. Adını Emre koydum, besledim, altını değiştirdim, gezmelere götürdüm. Hatta anne anneme yeni giysiler bile ördürttüm. Geceleri birlikte uyuyup birlikte uyandık. Sonra birgün çocuklarla oynarken (eskiden sokakta çocuklarla oynanırdı) birisi onun kardeşi yok ki dedi.
İşte o cümle ile başladı kardeş sevdam. Kardeş nedir, nasıl olur, ne zaman gelir sıkıştırmaya başladım annemleri. Sonra ben ilkokul 1. sınıftayken geldi kardeşim. Aynı Bebeğim Emre ye benziyordu. Adını benim koymama izin verdiler. Artık kardeşim Emreyle oynamaya başlamıştım. Dünyalar benim olmuştu. Sürekli onla vakit geçiriyor, işte öle ne biliim evcilik oynar gibi annelik yapıyordum. Okuldan koşa koşa eve gelip doya doya onunla onardım.



Çocukluğumuzda aramızdaki 7 yaş farka rağmen hep en iyi arkadaşım oldu. Birlikte gezdik eğlendik oynadık. Sonra büyüdük. Ben biraz daha önce. 12 - 13 lü sıkıntılı yaşlarımda kimse beni anlamıyor diye ağlarken Emre gelip yanımda durdu hep. Sonra onun 13-14 lü yaşların da da saçımı uzatıcam kulağımı deldiricem dediğinde de ben arkasındaydım.


Seneler bir çabuk geçti. Evlendiğim gün Emre min nikah salonundan ağlayarak çıkışını unutamam. Gelinliklerle koşup arkasından kimsenin görmeyeceği bir yerde sarılıp ağlamıştık. Hiç birşey eskisi gibi olmayacak ama dedi. Ben hep aynı Gamze olucam dedim. Sonra bende görmediği futbol gibi şeylerin varlığını da enişte Evren den öğrendi. Beraber maçlara gidildi. Nasıl taraftar olunur. Nasıl maç izlenir öğrenildi. Böyle 3lü bir grup olduk bir dönem.



Sonra Emrenin gönül işleri girdi araya. Bir dönem sen daha iyilerine layıksın, onun kaybı boşver lerle geçti. Pis kızlar üzdüler kardeşimi. Omuzum ağlama duvarı oldu. İçim yandı. Erkekler de aşk acısı çekermişi öğrendim.


Üniversite yıllarında birden nasıl büyüdüğünü fark ediverdim. Güzel bir kız arkadaşı da vardı. Onun la olan ilişkisinde verdiği kararlar, hayatına yön çizmesi, kendinden emin duruşuyla anladım kuş yuvadan uçacak. İçim bir garip yandı. Oysa hep yan yana olacağız sanıyordum ama bir tarafımda bu günün geleceğini biliyordu.
 Tüm karşı çıkmalarıma, sen yapamazsın oralarda demelerime karşın Güzel prensesle Yakışıklı Prens uçtular hayallerine doğru Almanya ya. Evlerini tuttular okullarını ayarladılar. Başladılar yaşamaya.




Uzaktan bakınca  ne kadar gurur duyduğumu anlatamam. Kendini cesur yürek sanan ben onun yaptıklarını görünce yapamadıklarımın aslında hep kendi korkularımdan olduğunu fark ediyorum.


Bir sürü iyi güzel şey ama, çok ama çok ama çok özlüyorum. sabah sabah kalkıp ağlayarak kar yağışını seyrediyorum. İkimizinde en büyük zevki karı, yalnız yaşayamıyorum. Ben pasaportumu alıncaya kadar, annemle babamın giderecekleri özlemle avutacağım kendimi. Yapacak bir şey yok.


Hep mutlu, anlamlı, keyifli, huzurlu, sıcak geçsin günlerin. Artık; mutluluklarımızı, hüzünlerimizi, mesafelerle yaşamaya alışmalı. Çizdiğin yolda; tüm isteklerin, hayallerin gerçekleşin canım benim. seni çok seviyorum.

2 yorum:

LEB dedi ki...

Canım ablam,

Hayatımı bir de senin gözünden görebilmek, kelimelerle anlatılabilecek bir şey değilmiş. Hep güzel etkileyici yazılar yazabilme özelliğimle övünürdüm bu güne kadar; demek ki sırf anne ve babadan alınmıyormuş bazı şeyler. Aslında sana da çekmişim ben. Ne de olsa ikinci annemdin sen hep benim. Birbirimize ne kadar yakın ama aslında bir o kadar da uzak olduğumuzu bazen düşününce insan daha iyi anlıyor. Benim erkek çocuğu olmamdan ve ilgiye aç kişiliğimden ötürü ailenin ilgisi biraz da olsa bana daha fazla kaydı. Sen küçüklüğünden beri yaptığın gibi hala yaşınla bağdaştıramadığım bir aristokrat olgunluğu ile hiç gocunmadın bile. Hala bile annelik yapıyorsun bana. Bu yüzden değil mi ki Deniz'i zaman zaman Emre diye çağırman? Hatta rüyalrında Deniz'i gördüğün zaman bazen benim bebekliğimle bağdaştırman? Bizim ilişkimizi bu yüzden hiç kimse anlayamıyor. Ben aslında 3 anne ile büyüdüm; Annem, Ananem ve Sen. Belki de bu yüzden ben bu kadar ilgiye alışığım. Bunun seceresini şu an Pervin çekmekte. ''Bana yeteri kadar ilgi göstermiyorsun!'' cümlesini duymaktan bayılmak üzere.

Hayalleri gerçekleştirme konusuna gelince, kendini hiç bir şey için üzmene veya cesaret edemedim demene gerek yok benim kanımca. Zira ben hep Amerika hayali ile yaşayıp emperyalizme tapan bir hayat bakış açısı ile büyüdüm. Fakat ne oldu? Şu an başka bir emperyalist ülkenin içinde onun kurallarına göre yaşamımızı şekillendirmek zorundayız. Daha buraya geleli 3-4 ay oldu. Sıkıldım diyemem, bir açıdan bakıldığında her zaman istediğim buydu. İstanbul'u, Türkiye'yi mi özldedim? Çok rahatlıkla söyleyebilirim ki kesinlikle hayır! ''Tek eksik burda sizlersiniz.'' Her yeni gördüğüm şeyde, her yeni kavram da sizleri özellikle de seni düşünmeden edemiyorum. Sen yanımdayışsın gibi düşünüp şimdi burda olsa kesnin böyle bir yorum yapardı, böyle söylerdi diyip kendi kendime gülüyorum bazen de gözlerim doluyor. Pervin bile artık bazen Deniz gibi konuşuyor. Bizim için artık battaniye diye bir kavram yok, yalnızca 'Tata' var. Annesiyle konuşurken, Pervin tata dediğinde annesinin surat ifadesini görmeni isterdim.

Sana bunları yazarken burda kar atıştırmaya başlaması da ayrı bir güzel rastlantı olsa gerek. Yanımda olmsasanda, Deniz'in en güzel yaşlarında yanında olamadığım için kendimi hiç affedemesemde, her zaman aklımdasınız ve kalbimdesiniz. Sizi düşünmeden bir an bile geçmiyor yemin ederim. 55 cent'e küflü peynir yemek 1 € ya en güzel şarapları içebilmek bir yana aile hasreti de ayrı bir şey.

Gelecek neyi gösterir bilemem ama şimdilik yaz tatilleri ile yetinmek zorundayız canım ablam. Geldiğimde çok uzun ve zevkli dakikalar geçireceğimizden hiç şüphen olmasın. Her zamanki gibi paylaşacağımız çok şeyimiz olacak bir de burda yaşadıklarımı bunun üstüne koyarsak- gerisi sonraya artık :D Bu sefer bir monopoly oynayalım ama ya.

Sizleri çok ama çok seviyorum.

dimple dedi ki...

Canımsınnn